2020’de kurulan PTPA, oyuncuların daha fazla söz sahibi olmasını sağlamak amacıyla, ATP ve WTA gibi yönetim organlarının kontrolünü azaltmayı hedefliyor. Birlik, oyuncuların kariyerleri ve marka hakları üzerindeki kontrolünün sınırlı olduğunu öne sürerek, turnuva programları, sıralama sistemleri ve görsel hakların yönetimi gibi konuları eleştirdi.
BBC Sport’un ulaştığı 163 sayfalık dava dosyasında, profesyonel tenisçilerin “hileli bir sistem içinde sıkışıp kaldıkları” ve “kazançlarını artırmakta zorlandıkları” ifade ediliyor. PTPA’nın bu davayı açmasında, Djokovic’in kurucu ortağı Vasek Pospisil ve Nick Kyrgios’un da yer aldığı toplam 12 oyuncunun etkili olduğu belirtiliyor.
ATP VE WTA KARŞI ÇIKIYOR
Erkekler tenisinin yönetim organı ATP, PTPA’nın iddialarını “tamamen asılsız” olarak nitelendirirken, “Bu iddiaların hiçbir dayanağı yoktur ve kendimizi güçlü bir şekilde savunacağız” ifadelerini kullandı. Kadınlar tenisinin yönetim organı WTA da açılan davayı “talihsiz ve yanlış yönlendirilmiş” olarak değerlendirerek, “Bu asılsız dava, oyuncuların ve sporun geleceği için harcanması gereken kaynakları boşa harcayacaktır” dedi.
PTPA’NIN TALEPLERİ NELER?
PTPA, tenis yönetim organlarının “kartel benzeri” bir yapıyla hareket ettiğini ve turnuvalarla yapılan anlaşmalar sayesinde ödül paralarının suni şekilde sınırlandırıldığını savunuyor. Davada, oyuncuların sıralamalarını koruyabilmeleri için belirli turnuvalara katılmaya zorlandıkları belirtilerek, mevcut sistem “katı ve adaletsiz” olarak tanımlanıyor.
Ayrıca, PTPA tenis takviminin aşırı uzun olduğunu ve oyuncuların yılın 11 ayı boyunca ağır rekabet koşulları altında mücadele etmek zorunda kaldığını vurguluyor. Turnuvaların genellikle aşırı sıcak hava koşullarında ya da gece geç saatlere kadar süren maçlarla oynandığını belirten birlik, bu durumun oyuncu sağlığını tehlikeye attığını öne sürüyor.
PTPA ayrıca, ITIA’nın (Uluslararası Tenis Dürüstlük Ajansı) doping ve yolsuzluk soruşturmaları kapsamında oyuncuların telefonlarını incelemesini “özel hayata ciddi bir müdahale” olarak nitelendiriyor.
TENİS DÜNYASINDA MONOPOL ELEŞTİRİSİ
PTPA, ATP ve WTA’nın dünya tenisini tekeline aldığını iddia ederek, oyuncuların hak ettiği geliri alamadığını savunuyor. ATP, 2023 yılında oyunculara ödül paraları, primler ve emeklilik katkıları dahil toplam 241,6 milyon dolar ödediğini açıkladı. WTA ise 2024 sezonunda 221 milyon dolar ödül dağıttığını duyurdu ve ilk kez ücretli doğum izni sistemini devreye soktu.
Ancak PTPA, diğer büyük spor dallarındaki oyuncuların kazançlarıyla karşılaştırıldığında tenisçilerin gelirlerinin düşük kaldığını öne sürüyor. Pospisil, “Ben şanslı oyunculardan biriyim ama kariyerimin başlarında turnuvalara giderken arabamda uyumak zorunda kaldım. Bunu bir NFL oyuncusuna söylemek imkansız olurdu. Hiçbir büyük spor dalı, sporcularına bu şekilde davranmaz” dedi.
SERBEST PİYASA TALEBİ
PTPA, serbest piyasa dinamiklerinin tenis sektörüne girmesi gerektiğini savunuyor. Birliğin avukatı Drew Tulumello, “Profesyonel tenisin ekonomik yapısına serbest piyasa güçleri dahil olmalı. Oyuncuların emeğinin karşılığını daha adil bir şekilde alabilmesi için bu davayı açmak zorundaydık” ifadelerini kullandı.
PTPA’nın hedefleri arasında, golf dünyasında yaşanan değişimlere benzer bir süreç başlatmak bulunuyor. Örneğin, Suudi Arabistan destekli LIV Golf turnuvası, golf dünyasında büyük değişiklikler yarattı. PTPA, farklı yöntemler izliyor olsa da benzer bir etki yaratma potansiyeline sahip.
TEPKİLER VE GELECEK SENARYOLAR
Uluslararası Tenis Federasyonu (ITF) ve ITIA, konuya ilişkin yorum yapmaktan kaçınırken, PTPA’nın açtığı davaların sadece ABD’de değil, Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği’nde de sürdüğüne dikkat çekiliyor.
PTPA yöneticisi Ahmad Nassar, “Tenis bozuk bir sistem üzerine kurulu. Oyuncuların yetenekleri sömürülüyor, kazançları baskılanıyor ve sağlıkları riske atılıyor. Reform için tüm diyalog yollarını denedik ama yönetim organları bizi mahkemeye gitmeye mecbur bıraktı” dedi.
Bu dava, tenis dünyasında büyük değişimlere yol açabilecek potansiyele sahip. Oyuncuların güç kazanması ve gelir dağılımının daha adil hale gelmesi için açılan bu davanın sonucu, tenis tarihinde önemli bir dönüm noktası olabilir.
Kaynak: Yeniçağ